22 Temmuz 2009 Çarşamba

İstanbul Boğazı sanal ortama aktarıldı

İstanbul Boğazı, 1 milyar 47 milyon piksel boyutunda çekilen fotoğrafla sanat ortama aktarıldı.

360TR Multi Medya Grubu’ndan yapılan yazılı açıklamada, İstanbul Boğazı’nın bir yakasından diğer yakasına yaklaşık 20 metreye kadar yakınlaşabilen ve panoramik özelliği bulunan fotoğrafın yaklaşık 40 GB boyutunda olduğu belirtildi.

Geliştirilen DetayPAN teknolojisiyle özel bir kodlama sisteminin kullanıldığı fotoğrafın detaylarının bu sistem sayesinde artık daha net görülebildiği kaydedilen açıklamada, fotoğrafın "http://360tr.com/detaypan/bogaz1" internet adresinden görülebileceği ifade edildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen 360TR Proje Yöneticisi İmdat Demir, kullanılan teknoloji sayesinde artık çok uzakların yakın hale gelebildiğini aktardı.

Spam mesajlarda dünya üçüncüsüyüz!

ABD’li Sophos kuruluşunca gerçekleştirilen araştırmaya göre, dünyanın en çok "spam" (istenmeyen) mesajlarını yaratan 12 ülke arasında yüzde 15.6’lık bir payı ile ABD birinci oldu.

"Kirli Düzine" olarak adlandırılan söz konusu 12 ülke listesinde Türkiye yüzde 5.2 payı ile üçüncü sırada bulunuyor.
BOSTON(ANKA) ? Merkezi ABD’de bulunan bilgi teknolojileri güvenliği ve veri koruma şirketi Sophos tarafından gerçekleştirilen bir araştırma sonucunda bu yılın ikinci çeyreğinde en çok "spam" (istenmeyen) e-mail mesajları kaynağı olan 12 ülke saptandı. Sophos’un, "Kirli Düzine" olarak adlandırdığı söz konusu 12 ülkenin başında ABD bulunurken Türkiye üçüncü sırada yer alıyor.

2009 yılının Nisan-Haziran döneminde dünyada yaratılan "spam" e-mail mesajlarının yüzde 15.6’sı, ABD’den kaynaklanıyor. ABD’yi yüzde 11.1’lik payı ile Brezilya ve yüzde 5.2’lik payı ile Türkiye izliyor.

"Kirli Düzine" listesinde yer alan diğer ülkeler ve payları söyle: "Hindistan (yüzde 5), Güney Kore (yüzde 4.7), Polonya (yüzde 4.2), Çin (yüzde 4.1), İspanya (yüzde 3.4), Rusya (yüzde 3.2), İtalya (yüzde 2.8), Arjantin (yüzde 2.5) ve Vietnam (yüzde 2.3).
Diğer ülkelerin ise, Nisan-Haziran dönemindeki toplam "spam" mesajlarının ancak yüzde 35.9’undan sorumlu olduğu bildirildi.

-RUSYA, "SPAM SÜPER GÜCÜ" OLMAKTAN ÇIKTI

Bu arada, Sophos, dünyadaki her altı "spam"ından birinin ABD’den kaynaklandığına dikkat çekerken, Rusya’nın bu konudaki çabalarını da övdü. Eskiden "spam süper gücü" olan Rusya’nın ise, listenin 9. sırasına inmesini olumlu karşılayan Sophos, buna karşın Polonya’nın dört basamak birden çıkarak 10. olduğuna işaret etti.
Sophos, söz konusu dönemde Kolombiya’nın "Kirli Düzine" listesinden çıkarken bunun yerine Vietnam’ın girdiğini de bildirdi. (ANKA)

İşte şebekelerin 3G fiyatları!

30 Temmuz 2009 tarihinden itibaren görüntülü ve sesli konuşmalar için fiyatlar belirlendi!

Turkcell, Avea ve Vodafone mevcut 2G’deki görüşmeyle aşağı yukarı aynı fiyatları belirledi. Buna göre operatörler üzerinden görüşme fiyatının dakikası 7,75 kuruş olacak.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu başkanı Tayfun Acarer, yaptığı açıklamada kurum olarak operatör fiyatlarına bir tavan koyduklarını ve bu tavan fiyattan yukarı çıkılmadan daha aşağıda fiyatlar belirlediklerini söyleyen Acarer, “2G ile 3G’nin görüşme bedelleri arasında büyük bir fark olmaz. Hemen hemen fark olmayacak.

Neticede aynı mantıkla çalışan ses ve veri haberleşmesi. Ancak 3G ile daha fazla veri indirilirse ona göre daha fazla bedel ödenecek” dedi.

Peki komşuda durum ne?

Kıbrıs’taki tarife fiyat durumu ise şu şekilde; 4 GB Aylık 3G Mobil İnternet Paketi 30 günlük kullanım sağlayan 4 GB'lık Mobil İnternet Paketi alın, internette gönlünüzce dolaşın, tüm online işlemlerinizi yapın.

Size en yakın Kuzey Kıbrıs Turkcell Ofisleri’nden veya Satış Noktaları’ndan birine uğrayın, aylık 4 GB Mobil İnternet Paketini 60 TL'ye alın. 10 GB Aylık 3G Mobil İnternet Paketi 30 günlük kullanım sağlayan 10 GB'lık Mobil

İnternet Paketi alın, internette gönlünüzce dolaşın, tüm online işlemlerinizi yapın. Size en yakın Kuzey Kıbrıs Turkcell Ofisleri’nden veya Satış Noktaları’ndan birine uğrayın, aylık 10 GB Mobil İnternet Paketini 70 TL'ye alın.

17 Temmuz 2009 Cuma

Netbook ve Notebook için mükemmel bir takım arkadaşı





Netbook ve Notebook için mükemmel bir takım arkadaşı

Wireless Mobile Mouse 4000

Yeni Wireless Mobile Mouse 4000, zorlu zeminlerin üstesinden gelen izleme teknolojisiyle tüketicilerin hemen her yerde fare kullanmasını sağlayarak yüksek performans gösteriyor.

Wireless Mobile Mouse 4000, bulundurduğu özel tuşlarıyla hızlı bir şekilde dosya ve bilgilere kolay erişim sağlıyor. Fare, 2.4GHz hız ve 30 feet uzaklığa kadar algılama sağlıyor. Ayrıca Büyüteç özelliği ve programlanabilir dört tuş

Tilt tekerlek teknolojisi ile yatay ve dikey kaydırma gibi bazı özelliklere sahip."High Definition" Optik Teknolojili kablosuz dizüstü mouse uygun fiyatıyla da dikkat çekiyor.


Kaynak: Bilişim Rüzgarı

Bilgisayarlar için yeni tehdit


Nod32 antivirüs programının yaratıcısı Eset, Avrupa'daki bilgisayarlarda hızla yayılan, ''Bredolab Trojan'' adlı virüs'e karşı uyardı.
Eset'ten yapılan yazılı açıklamada, bu yeni virüsün, Taşınabilir Belge Biçimi (PDF) ya da SWF dosyaları (flash animasyonlar) aracılığı ile kişisel bilgisayarların içine sızabildiğini belirtilerek, virüsün aktive olabilmesi için etkilenmiş PDF ya da SWF dosyalarını açmak gibi bir kullanıcı müdahalesine ihtiyaç duyduğu kaydedildi.

Bu yeni virüs haziran ayında Avusturya, Polonya ve Türkiye'de ilk 5; Bulgaristan, İngiltere ve İsveç'te ilk 10 tehdit arasında yer alırken, ESET’in verilerine göre Temmuz ayının ilk iki haftasında Türkiye'de en hızlı yayılan virüs olarak tespit edildi.

Tam olarak Win32/TrojanDownloader.Bredolab.AA' olarak nitelendirilen söz konusu virüsün ve bu çeşit malware'lerin kendilerini sistem dosyalarına enjekte etmek ve bilgisayar her açıldığında kendi kendisini çalıştırabilmek gibi yetenekleri bulunuyor.

Bir başka deyişle sisteme yerleştikten sonra internetteki farklı sunucularından özellikle adware (reklam yazılımları), spyware (casus yazılım), downloader, password stealer (parola hırsızı) gibi diğer başka malware'leri indirmeye başlıyor.

Kaynak: Ntvmsnbc

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Ucuz telefonlara teknoloji dopingi!


Cep telefonu pazarının lideri Finlandiyalı Nokia, geçen hafta üç yeni cep telefonu modelini tanıttı

Bu modeller içinde giriş seviyesinde (ucuz) olmasına karşılık 3G teknolojisini destekleyen “2730 Classic” dikkat çekiyor.
Bu yılın üçüncü çeyreğinde satışa çıkması planlanan telefonun Avrupa bölgesindeki ortalama fiyatı 80 euro olacak.
Nokia’nın, bu fiyata 3G destekli modeli piyasaya sürmesinin gerekçesinin “global kriz” olduğu belirtiliyor. Nokia, bu ürünün yanı sıra yine giriş seviyesindeki “7020” and “2720 Fold” adlı modelleri de tanıttı.

Yeni ekran teknolojileri


Cep telefonlarından bilgisayarlara kadar çok alanda karşımıza çıkan ekranlara uygulanan yeni teknolojilerle hayat kolaylaşıyor ve gerçeklik hissi artıyor.

Son zamanlarda piyasaya sunulan ve tanıtılan cep telefonları, cep bilgisayarlarında öne çıkan temel özellik dokunmatik ekran. Apple iPhone ile başlayan bu akım diğer markaların ürünlerini de etkiledi. Hatta ve hatta telefonlar dışında dijital kameralara ve dijital medya çalarlara da dokunmatik ekran uygulanmaya başladı. Dokunmatik ekranlar normal ekranlardan çok da farklı değil. Kiosklarda, terminallerde, ATM cihazlarında karşımıza çıkan ilk örnekler sadece aynı anda bir dokunuşu algılayabiliyordu. Cep bilgisayarı gibi daha küçük ekrana sahip cihazlarda dokunmatik kalem ya da diğer adıyla “stylus” gerekiyordu. Günümüzde çoklu dokunuş (multi-touch) ve hareket algılama desteği eklendi, kalem kullanma zorunluluğu kaldırıldı. Elbette bunlar için üreticilerin menüleri sunan yazılımları modifiye etmesi gerekti.



İlk örneklerde kullanılan “resistive” tip dokunmatik ekranlar en ucuz seçenek. Bunlarda yer alan ek katmanlar dokunma algılama işlevini getiriyor. Kötü yanı ekran netliğinin %75 seviyesine inmesi ve darbeler sonucu kolayca hasar görebilme. “Capacitive” tipte bu netlik sorunu aştı ve multi-touch desteğini ekledi. Ancak eldiven giyince ya da stylus kullanınca işe yaramıyor. Multi-touch teknolojisi denince akla ilk gelen Apple iPhone ve iPod Touch oluyor. Ancak MacBook (trackpad), Asus Eee PC (touchpad) ve Microsoft Surface da aynı temelleri kullanıyor. Amaç küçük ekranda kullanım keyfini arttırmak ve performansı yükseltmek. Multi-touch teknolojisi için fareden sonraki en önemli buluş olarak söz ediliyor. Sürükleyin, çevirin, boyutunu değiştirin, komutlar verin; hepsi sadece ekrana dokunarak mümkün.

Windows 7'den tam destek

Bu sene hazır olacak Windows 7 işletim sistemi multi-touch teknolojisini tam olarak destekliyor. Multi-touch adresleme uygulaması, destek veren fotoğraf izleme programı ve Internet Explorer 8 hazır. Elbette bunları kullanabilmek için LCD monitörünüzün donanımsal destek veriyor olması gerekli. Microsoft, Windows 7 ile gelecek multi-touch yeniliklerini kullanma imkânı veren donanımları geliştiren N-Trig firmasına 24 milyon dolar bağışladı. Windows 7'den bağımsız olan diğer çalışmaysa etkileşimli masa olarak bilinen Microsoft Surface projesi. Gerçek ve sanal dünyaları bir araya getiren bu yenilik 2007 yılında Bill Gates tarafından tanıtılmıştı. Windows Vista yüklü olan masa biçimli bilgisayarda multi-touch teknolojisi sonuna kadar kullanılıyor.

Ekran kısmı masa biçiminde hazırlanmış olan bilgisayarda fare ve klavyeye yer yok. Komutlar dokunarak, sürüklenerek veriliyor. Yazmak gerekiyorsa sanal klavye beliriyor. Aynı anda birden çok kişi tarafından kullanılabiliyor. Gelecekte maliyetler azalınca restoran gibi yerlerde kullanılması düşünülüyor. Buradaki dokunmatik ekran çalışmak için farklı sistemler kullanabiliyor. Yani illa capacitive tip olması şart değil. Çünkü ekran boyutu arttıkça özel katman nedeniyle dokunmatik ekran maliyeti çok artabiliyor. Microsoft Surface'ın kenarlara yerleştirilen kameralar sayesinde hareketi algıladığı söyleniyor. İlk olarak AT&T mağazalarına yerleştirilen Microsoft Surface fiyatı 5000 dolardan başlıyor ve 10 bin dolara kadar çıkabiliyor. Ekran genişliğinin 30 inç olduğu unutulmamalı.



Büyük ekranlar için optik alıcılar

Yeni gelişmelerden biri dokunmatik ekranlar için optik alıcılara yer vermek. Bu durumda ekranda özel bir katmana gerek kalmıyor ve artan boyutlarla birlikte maliyet yükselmiyor. Ekranın kenarlarına iki ya da daha fazla imaj alıcısı yerleştiriliyor. Kamera alanına gönderilen kızıl ötesi ışınlara kullanıcı tarafından müdahale edildiğinde konum bilgisi hesaplanıyor. Bu sistemde kullanıcının ekrana dokunması şart değil. Parmağını yakınlaştırması yetiyor ve sonuç olarak çizilme, lekelenme, hasar görme olasılığı azalıyor. Alıcının kapasitesine göre dokunulan kısımda boyut ölçmek de mümkün olabiliyor. Uygulamada özel bir sürücü kurulması gerekmiyor. Sistem, bilgisayara bağlandığında HID uyumlu USB tak-çalıştır cihaz olarak ekleniyor. Ayrıca çalışması için gerekli gücü de USB üzerinden alıyor ve adaptör gerektirmiyor.

NextWindow firması tarafından geliştirilen 1900 Touch Assembly modeli Windows XP, 2000, Vista, 7, MacOS ve Linux ile uyumlu. Multi-touch desteği olduğundan iki elin parmaklarıyla kenarlarından tutup fotoğrafı büyütme/küçültme gibi işlemler mümkün. 50 inç gibi büyük ekranlara bile uygulanabilen optik dokunmatik teknolojisinde görüntü kalitesinde hiçbir kayıp olmuyor. En üste sert cam kaplama yerleştirilirse görüntü kalitesi %92 seviyesinin altına düşmüyor. 40 inç gibi büyük bir ekranda yapılan uygulamada hata payı 2 mm'yi aşmıyor. Ayrıca optik sistem çok hızlı çalışıyor. Saniyede 110 dokunmaya kadar algılama yeteneği var. Komutun sisteme iletilmesi için geçen süreyse 10 ms.. Sunumlar ve alışveriş merkezleri için çok faydalı olabilecek bir teknoloji.



Albatron sayesinde yaygınlaşabilir

Optik dokunma teknolojisini (OTM) kullanan ve multi-touch desteği veren Albatron marka LCD monitör 21.5 inç genişliğinde ve Full HD destekli. DVI, D-Sub ve USB 2.0 bağlantıları var. Dokunma katmanı yerine alıcılar içerdiğinden kalibrasyon gerektirmiyor, görüntü kalitesi yüksek ve parmak izi derdi yok. Ekran boyutu artsa da OTM'in maliyeti yükselmiyor. Multi-touch desteğiyle Windows 7 ile iyi bir ikili oluşturuyor. Mart ayında satışa sunulması bekleniyor ama fiyatı açıklanmış değil. Diğer üreticilerin de bu tür modeller tanıtması bekleniyor. Zaten monitör üreticileri çoktandır önemli bir yenilik sunmamaktaydı. Tepki süreleri hedeflenen süreye düştüğünden beri sadece boyutlar ve fiyatlar değişiyor. Şimdi sırada dokunmatik ekranlar ve bir diğer yenilik olan Stereoscopic 3D teknolojisi var.

Son nesil oyunlarda görüntüler gerçekçi ama daha da iyi olabilir. NVIDIA'nın yeni geliştirdiği 3D Vision teknolojisinde ekran kartı görüntüleri 3D izlemeye uygun hale getiriyor. Ancak sistem ekran kartıyla bitmiyor. NVIDIA'nın set olarak sunduğu özel gözlük ve buna sinyal gönderen verici de lazım. 199 dolar olan bu set dışında geriye kalan monitörün 120 Hz tazeleme yapmasını sağlamak. Normalde LCD'ler ve CRT'ler bu değere çıkamıyor. Maalesef çoğu kullanıcı yeni bir LCD monitör almadan bu teknolojiden faydalanamıyor. Sinemalarda bir süre önce denenmiş olan teknikte kullanıcılara özel tip bir gözlük veriliyor. Daha sonra görüntü ayrı renk kanallarından sunuluyor. Gözlükteki farklı camlar ayrı kanalları farklı göze sununca beyince 3 boyut hissi meydana geliyor. Ekran kartı ve oyunun görevi görüntüyü ayrı renk kanallarına ayırmak. Gözlük ve verici bunu olması gerektiği gibi gözlerimize iletiyor. Monitörün 120 Hz'den düşük tazeleme yapması verimi düşürüyor.

3D gözlükler geri mi dönüyor?

Başta Samsung olmak üzere üreticilerin 3D'ye uygun 120 Hz üstü tazeleme yapabilen modeller sunması yakın. Bu ay gerçekleşecek CeBIT sırasında bu tür LCD monitörler tanıtılabilir. 3D Vision teknolojisinin arkasında olan NVIDIA, monitör üreticilerini teşvik ediyor. NVIDIA'nın vericisi ve gözlükleri arasında kızılötesi iletişim var. Gözlük sürekli olarak aktarılan görüntüye göre uygun biçimde titreşim yaparak en iyi sonucun alınmasını sağlıyor. Bildiğimiz eski karton, ucuz plastik gözlüklerden değil. Destek veren ilk LCD monitörlerden biri Samsung 2233RZ oldu. Yeni teknoloji tam olarak oturmadı. Çünkü yüksek maliyetli yatırım gerektiriyor. Bu tür LCD monitörler yaygınlaşırsa yeni sistem alanların ilgisini çekebilir.
Tayvan’da yapılan Computex fuarından sizler için derlediğimiz en son teknoloji ekran kartı ürünleri merak ediyor musunuz?

Multimedya tarafında ise TV kartlarındaki yenilikler göze çarptı.

Bu konuda ülkemizde de ciddi bir konumda bulunan AverMedia’nın standı en çok ilgi çeken stand oldu. Fuara birçok yeni ürünle katılan firma, TwinStar adlı ürünüyle Tayvan Excellence ödülünü de almayı başardı.



Bu kart USB ile dizüstü ya da masaüstü PC’ye takılıyor.

Cihaz, önümüzdeki sene ülkemizde yayına girmesi beklenen karasal dijital (DVB-T) yayınların yanı sıra antenle alabileceğiniz analog yayınları da destekliyor.

Aynı anda iki alıcıdan da yayın gösterebilen ürün, 720p ve 1080i HD yayınlarla da uyumlu. Ayrıca Windows 7 desteği, uzaktan kumanda ve dijital radyosu bulunuyor.





Dizüstüler için de AverMedia boş durmamış.

ExpressCard yuvasına takılan kartların bir kısmı mutlaka dışarda kalıyor ve dizüstünün yanında çirkin duruyordu. Bunu göz önünde bulunduran firma, kartı dizüstüne takıldığında dışarıda uzantısı kalmayacak şekilde tasarlamış.

Eskiden olduğu gibi uzaktan kumanda için alıcı takmaya da gerek yok, kartın yan yüzüne alıcı yerleştirilmiş durumda.

Hybrid AirExpress adlı bu ürün DVB-T ve analog yayınlarla uyumlu, HD yayın desteği, Windows 7 uyumu ve Media Center özelliğiyle ilgi çekiyor.

Daha fazlası için www.techno-labs.com sitesini ziyaret ediniz.

Gök Yüzünde Neler Oluyor ?

Teknoloji her geçen gün, öyle hızlı ve öylesine devasa bir biçimde gelişiyor ki, hızına yetişmek bile neredeyse çok zor… Ama gelin görün ki; teknolojinin daha az gelişmiş zamanlarında bile daha az rastlanan olaylar, bugün gökyüzünde çok sık yaşanır hale geldi, Hem de öyle ki, çok acı ve telafisi mümkün olmayan bir biçimde,

Yalnızca 2008 yılından bu yana, düşen Uçak ve Helikopterler, yaşanan Uçak ve Helikopter kazaları neredeyse, daha önceki yıllarda yaşananların tamamına denk. Ayrıca, bu kazalarda ölen insan sayısına bakıldığında da görülen manzara, dehşet verici. Çünkü neredeyse, yeryüzündeki trafik kazalarında ölenlerin sayısına yakın. Evet, belki kaza sayısı daha az olabilir ama, Uçakların taşıdığı insan sayısına bakıldığında, maalesef durum bu. “Yani, kaza yapan bir otomobilde 4 kişi varsa, en az 1 veya 2 sinin kurtulma imkânı olabilirken, Tek bir Uçak kazasında bu durum, onlarca kişinin kesin ölümü olarak karşımıza çıkıyor.”

Gerçekte bu, gelişen teknoloji ile ters bir durum değil midir? Uzay boşluğunda yada başka gezegenlerde Koloni kuracak düzeyde olacaksın ama, Uçak kazalarının önüne geçemeyeceksin!.. Ben bunun anlaşılabilir olmadığına inandığım oranda, tabi ki kasıtlı olmadığına da inanıyorum. Zira, Yeryüzünde bazı ahlaksız müteahhitlerin, insan hayatını hiçe sayarak, daha fazla para kazanmak uğruna, demirden betondan çalarak, binanın yapılacağı zemini de umursamadan yaptıkları inşaatlar gibi düşünülemez!.. Bu konuda, Küresel dengelerin bozulmasında ve insan hayatının hiçe sayılması anlamında, elbette çok önemlidir. Ancak, Atmosferdeki negatif gelişmeler, tüm dünyayı ilgilendiren ve asla dönüşü olmayan, hatta İnsanlık başta olmak üzere, tüm canlıları yok edecek, çok ama çok vahim sonuçlar doğurabilir!..

Bilim adına ahkâm kesmek belki benim haddime değil ama; Bu dünyada yaşayan bir insan olarak, tüm bunlara karşı kayıtsız da kalamıyorum. Buradan hareketle diyorum ki, Tüm Kâinat Denge kanunları silsilesiyle oluşmuş olduğuna göre, gelişen teknoloji, bu dengeler esas alınmadan veya gerektiği kadar dikkate alınmadan, doğal oluşum yapısına ters orantılı mı gelişiyor? Yani yapılan, Yer altı-yer üstü Nükleer atom denemeleri, fırlatılan Füzeler, Atmosferde cirit atan Uydular vs.nin doğal denge üzerinde oluşturduğu değişimler, gerektiği gibi hesaba katılmadan mı bu Uçaklar imal ediliyor? Ya da uçuş güzergahları belirleniyor?

Bilindiği gibi, Kutsal kitaplarda 3 kıyametten bahsedilir ve bunlardan biri küçük kıyamettir. Düşünmeden edemiyorum, yaşananlar ve gereken çalışmalar yapılmazsa yaşanacaklar, bu öngörünün alametlerimidir?...

Sony ucuz laptop pazarında


İlk olarak Tayvanlı Asus’un başlattığı, ardından da onlarca üreticinin katıldığı basit özelliklere sahip dizüstü bilgisayar (netbook) rüzgârına Japon elektronik devi Sony de katılıyor.

Laptop pazarında Vaio modelleriyle kalite ve fiyat olarak en üstte yer alan Sony, önümüzdeki ay çıkaracağı yeni model dizüstü bilgisayarla bu pazara adım atmış olacak.
Vaio serisindeki ürünün 500 dolar seviyesinde olması bekleniyor. İlk olarak Japonya’da satışa çıkacak ürün, ardından ABD ve Avrupa bölgesinde pazardaki yerini alacak. İnternet odaklı özellikleriyle öne çıkan netbook kategorisindeki ürünler ince ve hafif olmalarının yanı sıra fiyat olarak da standart laptop’ların oldukça altında kalıyor.
Sony sözcüsü Shinichi Tobe, “Netbook pazarı büyüyor biz de bu trendi takip ediyoruz” diyerek, bu kategoride de rekabete girdiklerini açıkladı. Bilgisayarın inceliği 2.5 santimetreye işaret ediyor. 1366x768 piksel çözünürlükte ekranı bulunan ürün, beyaz, siyah ve pembe renklerde tüketicilerin karşısına çıkacak.

‘Eee PC’ çocuklara oynuyor

Asus, netbook kategorisindeki ürün yelpazesi olan Eee PC’nin “Disney” versiyonununu tanıttı. Asus ve Disney Tüketici Ürünleri işbirliğiyle geliştirilen bilgisayar, çiçeklerle süslenmiş Prenses Pembe ve Sihirli Mavi olmak üzere iki ayrı tasarımla pazara sunuluyor.
LCD kapağındaki canlı Disney grafikleri, Mickey şeklindeki web kamerası yeni model laptop’un öne çıkan özellikleri arasında yer alıyor. Bilgisayarda müzik ve medya yönetimi için Disney Mix, fotoğraf düzenlemek için Disney Pix ve Radio Disney gibi uygulamalar da bulunuyor. 1.4 kilogram ağırlığındaki ürünün teknik özellikleri şu şekilde sıralanıyor: Windows XP Home işletim sistemi, 8.9 inç ekran, kablosuz internet bağlantı tarafında Wi-Fi, 160 GB hard disk, MMC ve SD kart yuvaları ve stereo hoparlörler.

Panasonic, Bermek’le ortaklığı bitirdi


Japon Panasonic, Türkiye ofisini açtı. Mümessili Tekofaks’la ortaklık ilişkisi son buldu. Tekofaks’ın patronu Ayhan Bermek, “28 yıldır yürüttüğüm işlerin devamını bekliyorum” dedi

Türkiye pazarında bugüne kadar “Tekofaks Panasonic” olarak faaliyet gösteren Japon elektronik devi Panasonic, haziran ayının sonunda İstanbul’da kendi ofisini kurdu. Bundan böyle Türkiye’deki tüm operasyonlar yeni kurulan şirket üzerinden yürütülecek.
Yaşanan bu gelişme, Türkiye pazarında 28 yıldan bu yana işadamı Ayhan Bermek’in kontrolündeki Tekofaks’la birlikte hareket eden Panasonic için bölgede yeni bir dönemin başlangıcı olacak. 1 milyon lira sermayeyle “Panasonic Avrupa” tarafından kurulan firmanın merkezi BJK Plaza’da yer alıyor.

Ayhan Bermek’le el sıkışıldı
“Doğru, yeni bir dönem başlıyor” sözleriyle Tekofaks Panasonic’te ayrılık yaşandığı bilgisini onaylayan Ayhan Bermek, mevcut düzenin 1 Ocak 2010 tarihine kadar korunacağını ardından da Panasonic ve kendileri için yeni iş düzeninin hayata geçirileceğini belirtti. Bermek, Panasonic ile bağların kopmayacağını, Tekofaks’ın da içinde bulunacağı iş ortaklığı yapısının uygulanacağını anlattı.
Türkiye ofisinin kurulmasının kendileri için olumsuz bir durum yaratmayacağını hatta mutlu bir şekilde el sıkışarak yeni döneme geçtiklerini hatırlatan Bermek, şirketin yeni bir ofis açmasının, ‘bölgede yatırım fırsatlarını değerlendirme’ yönüyle de izlenmesi gerektiğini söyledi.

Ayrılık görüşmeleri Kasım 2008’de başladı
Avrupa bölgesinde Türkiye ve Rusya’nın pazar olarak önemli bir yere geldiğini ileten Ayhan Bermek, Kasım 2008’den bu yana Panasonic tarafıyla yeni dönemle ilgili görüştüklerini, mayıs ayının ikinci haftasında da konuyla ilgili son noktanın atıldığını ifade etti.
“Japonları Türkiye’ye getirmek için çok çaba harcıyordum” diyen Bermek, üzerinde bugüne kadar çok risk taşıdığını, yeni dönemle birlikte bu yükün de kendisinden alındığını iletti.
‘Yeni dönemde Tekofaks’ın yeri ne olacak?’ sorusu yöneltildiğinde Bermek’in yanıtı şöyle oldu: “Kesinlikle birlikte hareket edeceğiz. 28 yıldır yürüttüğüm işlerin yine devam edeceği bir model olacak. Mutlu bir yeni dönem olacağını söyleyebilirim.”

28 yıllık ortaklık bitti

1981 yılında Panasonic markalı faks makinesini Türkiye’ye getireren Tekofaks, şirketle yaptığı işbirliğiyle dizüstü bilgisayar-sistem ürünleri, ofis otomasyonu, ses-görüntü sistemleriyle pazarda öne çıkan Japon Panasonic’in Türkiye’deki mümessili oldu

10 Temmuz 2009 Cuma

Nokia'ya kötü haber

Haberler Anında Cebinizde Hürriyet Mobil

Haberler Anında Bilgisayarınızda Haber Alarmı

Haber Kaçırmaya Son Hürriyet Mind

Sitene Haber Ekle Kazan Bumerang

Araştırmaya göre Nokia'nın sadece 4 yılı kaldı. Ama bir isim var ki, onun için her şey toz pembe...


Generator Research adlı bir araştırma şirketi akıllı telefon üreten firmaları, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde nelerin beklediğini ön gördüğü raporunu yayınladı. Rapor Nokia için tam bir felaket. iPhone'un üreticisi Apple için ise daha iyi bir ön görü olamaz.

Generator Research, Nokia'nın 2008 yılında %40'lık pazar payının birkaç yıl içerisinde çok önemli oranda eriyeceğini ön görüyor. Şu anda da bir düşüş yaşayan Nokia'nın sadece %20'lik pazar payına gerileyeceği yıl olarak ise 2013 gösteriliyor. 5 yıllık bir dilim içerisinde tam yarı yarıya pay kaybetmesi beklenen Nokia'nın düşüşü ise Apple'ın yükselişine yol açacak. Raporda 2011 yılında her iki firmanın %27 gibi bir paya sahip olacakları ve Nokia'nın düşüşüyle Apple'ın yükselişinin devam edeceği ön görülüyor.

Eğer bu raporda biraz olsun gerçeklik payı varsa Nokia'nın kaderini değiştirmek için sadece 3,5 - 4 yıl arası bir vakti kalmış gibi görünüyor.

Intel'in son bombası



Haberler Anında Cebinizde Hürriyet Mobil

Haberler Anında Bilgisayarınızda Haber Alarmı

Haber Kaçırmaya Son Hürriyet Mind

Sitene Haber Ekle Kazan Bumerang

Intel'in melez işlemcisi Clarkdale'in detayları ortaya çıkıyor: İşte kulağımıza gelen son detaylar.


Intel'in bir sonraki nesil işlemci serisi Clarkdale'in bir grafik yongası da olacak. Bu grafik yongası DVI ve HDMI'ın yanında şu ana kadar pek yaygınlaşamayan DisplayPort'u da destekleyecek.

Şu sıralar Apple yoğun biçimde DisplayPort bağlantı arabirimini kullanıyor; fakat genellikle bu arabirimle donatılmış TFT cihazlar çok pahalı. Şimdiyse Intel'in Clarkdale çekirdeği ile bu arabirimi destekleyeceği ortaya çıktı. Bunun yanında DVI ve HDMI da desteklenecek; buna karşın VGA desteği kaldırılacak. Özellikle ucuz monitörlerde D-SUB (VGA) bağlantısı çok büyük bir rol oynuyor ve birçok işyerinde hala kullanılıyor.

Bu gelişmenin DisplayPort'un yaygınlaşmasına bir ivme kazandırıp kazandırmayacağı henüz belli değil. Tümleşik grafik çekirdeğine sahip Clarkdale işlemciler 2010'un ilk yarısında piyasaya sürülecek.

iPhone'lar ölüyor


Pek çok sorundan sonra sıra buna da geldi: iPhone 3G S'lerde yaşanan yeni sorun biraz ciddi...


iPhone 3G S'ler piyasaya çıktı çıkalı güçlü donanımı, sayısız uygulamaları ve yeni birkaç özelliği ile satış rekorları kırıyor, kullanıcılar hem tasarım hem de performans anlamında iPhone'dan vazgeçemiyor.

Fakat ısınma sorunları ve sinyal gücündeki azalma gibi olumsuz yönleri de bulunuyor. Şimdi de buna batarya ömrü ekleniyor.

Taşınabilir bir aygıt için batarya; hayati önem taşıyan, çoğumuzu kablolardan günlerce uzak tutabilen kritik bir bileşen.

Konu iPhone'un batarya ömrüne gelince kullanıcılar bu durumdan muzdarip oluyor. Apple Destek Forum'larında gün geçtikçe batarya ile alakalı konular artıyor. "npshenoy2" rumuzlu bir kullanıcı durumu şöyle izah etmiş: "Günde 5 kez e-posta adresimi kontrol ediyorum, 10 dakika kadar Youtube'da video seyrediyorum ve 3G kapalı olmasına karşın sabahtan akşama ortalama bir kullanım ile şarjım bitiyor."

Wired.com'a göre durum kusurlu birkaç donanım yüzünden meydana geliyor. Fakat 3.0 versiyon güncellemesinden sonra bu tarz sorunların artması acaba bu sorunun güncellemeye bağlı olup olmadığı endişesini ortaya çıkarıyor.

Apple yaptığı açıklamada çoklu uygulamalar ile uğraşıldığında batarya ömründe azalma olabileceğini belirtiyor.

Eğer sizler de bataryanın kısa süre idare ettiğini düşünenlerdenseniz birkaç özelliği kapatarak batarya ömrünüzü uzatabilirsiniz. Bluetooth, Wi-Fi, Kaydırma seçenekleri ve 3G gibi özelliklerden feragat ederseniz iPhone'unuzu daha uzun bir süre şarj etmenize gerek kalmayacak.

Daha garip sorunlar da yaşansa umut ediyoruz ki bütün sorunlar 3.1 güncellemesi ile son bulacak.

İnternet uzaya çıkıyor


Uzun zamandır üzerinde çalışılan hayal gerçek olmak üzere: İnternet çok yakında uzaya taşınacak...


Bu yeni bir hayal değil. NASA interneti uzaya taşımak için çok uzun zamandır çalışıyor. Fakat yıllardır süren çalışmalar henüz test aşamasının ötesine geçemedi. NASA ve BioServe Uzay Teknolojileri iş birliği ile Dünya'da kullandığımızdan biraz daha farklı bir şekilde de olsa uzayda internetin pratik bir şekilde kullanılabilir olması için artık çok az bir zaman kaldı.

Dünya'da kullandığımız TCP/IP protokolü uzayda kullanmak için elverişli değil. Onun yerine DTN (Delay Tolerant Networking) adı verilen özel bir internet protokolü geliştirildi. DTN'in TCP/IP'den en büyük farkı uzay boşluğunda en azından şu an için sürekli kesintisiz internetin var olmasının zorluğundan kaynaklanıyor. DTN'de iletişim bağlantı olduğu sürece devam edecek ve bir veri parçası gönderildikten sonra diğer veri gönderilmeden önce bağlantının tekrar kontrol edilmesi gerekecek. DTN'in diğer bir zorluğu ise bağlantı uydularının her seferinde elle yeniden ayarlanmak zorunda olması. Bunun sebebi ise sağlıklı bir bağlantı kurabilmek için uzay istasyonun, uyduların ve Dünya'nın o anki konumların sabit olmaması.

NASA bu yıl içerisinde DTN'in son şeklini alacağını fakat en erken 2011 yılında uzaya gönderilecek araçlarda kullanılabilir olacağını açıkladı.

Polisten 'Cep' uyarısı

Emniyet Genel Müdürlüğü, son günlerde sıkça rastlanan kontör dolandırıcıları için uyarıda bulundu.

Hem internetten hem de cep telefonlarına mesaj göndererek yapılan uyarıda, "Sim kartınız kopyalanmış, şahısları yakalamak için çalışma yapıyoruz" ya da "Ödül kazandınız" gibi sözlerle kontör isteyen kişilere itibar edilmemesi ve polise bildirilmesi istendi.

Emniyet Genel Müdürlüğü, son günlerde sıkça rastlanan kontör dolandırıcıları için uyarıda bulundu. Hem internetten hem de cep telefonlarına mesaj göndererek yapılan uyarıda, "Sim kartınız kopyalanmış, şahısları yakalamak için çalışma yapıyoruz" ya da "ödül kazandınız" gibi sözlerle kontör isteyen kişilere itibar edilmemesi ve polis merkezine bilgi verilmesi istendi.
Polisin yaptığı uyarıda son dönemde kontör dolandırıcılığı suçunda inanılmaz bir artış olduğu ifade edilerek vatandaşların şu konularda dikkat etmesi gerektiği ifade edildi:

"Sizi arayarak; kullanmış olduğunuz cep telefonlarından Emniyet görevlisi, Askeri rütbeli ve Hakim -Savcı konumundaki şahısların eşlerinin rahatsız edildiği, taciz edildiği, kendilerinin bu şahısları yakalamak için çalışma yaptıklarını söyleyerek, telefonunuzun sim kartının kopyalandığını , yüksek miktarda görüşmeler yapıldığını ve bu kişilerin tespitinin yapılabilmesi için kontör göndermelerinin gerektiğini;
Sizin ve başka vatandaşlarımızın cep telefonu numaralarını sizin adınıza teröristler kullanıyor ve çok konuşma yapılıyor, size yüklü miktarda fatura gelece,k biz bu şahısları tespit etmek için Türkiye genelinde operasyon yapacağız en yakın bayiye gidin ve size yazdıracağımız cep telefonu numaralarına kontör yükleyin, operasyon bittikten sonra biz size haber vereceğiz, devlet masrafları sana ödeyecek diyerek kontör talep eden; Ayrıca; Cep telefonunuza ’Ödül kazandınız’ şeklinde mesaj gönderip mesaj gönderilen kişiyi arayıp ne ödülü kazandığını sorunca ’yüklü miktarda para ödülü kazandığını ancak ödülü alabilmek için 3 adet kontör kartı alıp şifresini göndermesi gerektiği’ vb.gibi arayan kişilere itibar etmeyiniz ve en yakın kolluk birimine müracaatta bulununuz."

-İKNA EDİCİ BİLGİ VERİYORLAR-

Bu kişilerin zaman zaman aradıkları kişilere ilişkin kişisel bilgileri çeşitli kaynaklardan(internet, posta ve yakın çevreden) öğrenerek, "Şu anda falanca yerdesin. Dün de bu bölgeden cep sinyalini aldık. İş yerinin adresi, evinin adresi bu. Eğer işbirliği yapmazsan ekip gönderip seni alacağız" gibi bilgiler verdikleri, konuşmanın ikna edici olabilmesi için arka fonda polis telsizi sesi verdikleri, bazen de "Müdürüm, amirim, başkomiserim, komserim" gibi ifadeler kullanarak bir başka kişiye telefonu verdikleri, bu yöntemle de muhataplarını ikna etmeye çalıştıkları belirtildi. İkna edici olabilmek için "telefon numarasını saklamadan" kurbanlarını aradıklarını belirtilen dolandırıcıların, "Polislerin genelde kullandığı numaraların kontörlüsünü alarak, bir aramadan sonra bu numarayı imha ettikleri" belirlendi.

-155’E BİLGİ VERİN-

Bu tip aramalara maruz kalan kişilerin, dolandırıcılara itibar etmeyip durumu Polis İmdat 155 yada en yakın polis merkezine şikayet edilmesi gerektiği vurgulanan uyarıda, emniyet, asker ya da istihbarat teşkilatlarının telefon üzerinden bir soruşturma yürütmediğinin de mutlaka bilinmesi gerektiği ifade edildi

Messi ve Torres oyuna geldi, PES doğrusu!

Futbol klasiği Fifa’nın en sıkı rakibi Pro Evolation Soccer’ın (PES) sonbaharda çıkması beklenen 2010 sürümü için, Barcelona’nın yıldızı Lionel Messi ve İspanya’nın genç forveti Fernando Torres ile anlaşıldı.

Henüz resmi kapak çıkmamasına karşılık, iki oyuncunun oyundaki resimleri oyunseverleri heyecanlandırmaya yetiyor. Oyunla ilgili olarak konuşan Torres, “Herkes biliyor ki söz konusu futbol simülasyonu olduğunda Konami’nin PES serisi bulabileceğiniz en gerçekçi oyun. Yeni PES inanılmaz görünüyor ve açıkçası kendimi PES 2010’da oynarken görmek için can atıyorum” dedi.

Artık basit gol atmak yok
Konami yetkilileri, ‘bugüne kadar yapılmış en gerçekçi futbol oyununu hazırlama’ gibi iddialı bir sloganla PES 2010’daki yenilikleri duyurdu.
PES 2010’da güneşin konumu ve saha aydınlatmalarının saha, stadyum, top ve oyuncular üzerindeki gölgelere gerçek zamanlı olarak yansımasını sağlayan yeni dinamik aydınlatma efektleri bulunacak.
Oyunda basit gol atmak artık mümkün olmayacak. Geliştirilen uygulamayla oyuncunun defansları geçmesi için üçgen pas veya topsuz alanlara koşu yapması şart.
PES 2010’da oyuncuların gerçek hayattaki yetenekleri de kullanılacak. Bu isimlerden Torres, ‘Ceza Sahası Kurdu’ ve ‘Gol Avcısı’ özelliklerini konuşturacak.
Oyuncular “Ana Lig”de elde edecekleri başarılar sayesinde turnuvalara katılırken, transfer görüşme ve anlaşmaları sayesinde güçlü oyuncuları renklere katabilecekler. Yeni seride Jon Champion ve Mark Lawrenson bir kez daha yorumcu koltuğuna oturacaklar.

Güneş tutulacak, Türkiye göremeyecek

Çin, Hindistan, Güney ve Doğu Asya, Japonya, Endonezya’nın kuzeyi ve Filipinler’de 258 kilometre genişliğindeki hat üzerinde 22 Temmuzda meydana gelecek güneş tutulması sırasında, dünyanın gündüzü dolunay karanlığındaki akşama dönüşecek.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nden aldığı bilgiye göre, 2009 yılının ikinci ve son güneş
tutulması, Asya’nın doğusu, Endonezya ve Pasifik Okyanusun’dan parçalı tutulma olarak izlenebilecek.

Tam tutulma, ayın gölgesinin Türkiye saati ile 03.53’de Hindistan’da Khambhat Körfezi’ne düşmesiyle başlayacak. Gölge 3 saat 28 dakika süreyle, 15 bin 200 kilometre yol kat ederek, 07.18’de dünyayı terk edecek. Tutulmanın hiç bir evresi, Türkiye’den izlenemeyecek. Ayın gölgesi, 05.35’de Güney Pasifik Okyanusu üzerindeyken, tam tutulmanın, 6 dakika 39 saniye ile en uzun sürdüğü an gerçekleşecek.

GÜNEŞ BİR YILDA EN AZ 2 KEZ TUTULUYOR

İÜ Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Esenoğlu, yaptığı açıklamada, güneş tutulmasının yılda en az 2 kez meydana geldiğini söyledi. Bazı yıllarda ise 4 güneş tutulması-3 ay tutulması veya 5 güneş tutulması-2 ay tutulmasının oluştuğunu anlatan Esenoğlu, bazı yıllarda ise hiç bir ay tutulmasının gerçekleşmediğini belirtti.

Bu yılın ikinci ve sonuncu güneş tutulmasının, 22 Temmuz 2009 tarihinde gerçekleşeceğini hatırlatan Esenoğlu, Hindistan, Güney ve Doğu Asya, Japonya, Endonezya’nın kuzeyi ve Filipinler’de gözlemlenebilecek olan tutulmanın geniş yüz ölçümüne sahip Çin’den iyi şartlarda görülebileceğini dile getirdi. Tam güneş tutulmasının, Pasifik Okyanusu’ndan da izlenebileceğini ifade eden Esenoğlu, 258 kilometre genişliğindeki hattın geçtiği yerleşimlerden tam tutulmanın izlenebileceğini, hattın dışında kalan bölgelerde ise uzaklığı oranınca parçalı güneş tutulması şeklinde gözlemlenebileceğini söyledi.

EN UZUN GÜNEŞ TACI

Yıllara göre tam tutulma anının dakika mertebesinde değişebildiğine dikkati çeken Esenoğlu, bu yılki 6 dakika 39 saniye ile en uzun güneş tacının izlenebileceğini vurguladı.

Bu süre içinde, dünyanın gündüzünün dolunay karanlığındaki akşama dönüşeceğini ifade eden Esenoğlu, "Bu geniş ölçekli ani kararma nedeniyle, güneş tutulmasından haberi olmayan hayvan ve bazı bitki türlerinde alışık olunmayan biyolojik-bünyesel-yapısal değişimler olabilir" dedi. "Bu tutulmanın en önemli özelliği, en fazla sürede taç tabakasının bilimsel amaçlı gözleminin yapılmasına izin veriyor olmasıdır. 6 dakika 39 saniye, arka arkaya en fazla miktarda ve pozda gözlem verisi alınmasına olanak veriyor" diyen Esenoğlu, Türkiye’den Elazığ ve Tokat-Turhal’dan izlenen 1999 yılındaki tam güneş tutulmasının sadece 2 dakika 15 saniye sürdüğünü hatırlattı. Esenoğlu, bu kısa sürede bilimsel verilerin zor da olsa alındığını belirtti. Yr. Doç. Dr. Hasan Esenoğlu, 2006’da Antalya’dan izlenen tam güneş tutulmasının ise 3 dakika 40 saniye sürdüğünü anımsattı.

"GÜNEŞE ÇIPLAK GÖZLE BAKMAYIN"

Esenoğlu, tutulmanın olduğu bölgelerde bulunan insanların, güneşe doğrudan çıplak gözle bakmaması gerektiğini ifade ederek, "Güneşe bakarken, güneş filtresi ya da güneş gözlüğü kullanılmalı. Sürekli değil kısa aralıklarla bakılmalı" dedi. Uzun süreli deprem ve tutulma verileri üzerinden akla gelebilecek her şeyin denenerek yapıldığı analizlerin, tutulmalarla depremler arasında istatistik bir ilişkinin var olduğunu vermediğini vurgulayan Esenoğlu, yine de yeni veriler eklenerek bu işlemlerin sürdürüldüğünü kaydetti.

Kontörlü hattı olana kötü haber!


3G'nin gelmesine sayılı günler kaldı. İnternet ışık hızında olacak. Cep telefonlarından internete girilecek. Ama kontörlülere kötü haber var.

Cep telefonundan hızlı ve zengin içerikli veri akışına imkan sağlayacak 3G ile Türkiye, 30 Temmuz 2009'da tanışacak.Ancak 3G hizmeti öncesi kontörlü hatların mağduriyeti ortaya çıktı.

Hükümetin geçtiğimiz aylarda mobil internet erişimine getirdiği özel iletişim vergisi indiriminden 3G kullanıcısı kontörlü hat sahiplerinin yararlanamadığı belirlendi.

KONTÖRLÜNÜN VERGİSİ YÜZDE
25 Maliye Bakanlığı yetkilileri ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu arasında bir süredir devam eden görüşmelerden bir netice alınamıyor. Kurumların anlaşmazlığından vatandaş zarar görecek. Buna göre 3G hizmeti başladığında faturalı hat sahipleri mobil internet hizmetine yüzde 5 oranında vergi öderken, toplam GSM abone sayısının yüzde 80'ini oluşturan kontörlü hat sahipleri yüzde 25 oranında vergi ödeyecek.

MİKTARI SABİT OLDUĞU İÇİN...

Faturalı hatlarda kullanılan hizmete göre ücretlendirme yapılabiliyor. Bu nedenle toplam abone sayısının yüzde 20’sini oluşturan faturalı hat sahipleri internet kullanımlarında yüzde 5 oranında vergi ödüyor. Ancak kontörlü hatlarda kontör miktarı sabit olduğu için abonenin satın aldığı kontörler, ses, SMS ya da data hizmetlerinden hangisini kullanıyorsa indirimden yararlanmadan düşüyor. Şu anki bağlantıda devam eden bu sorun 3G hizmetleri konusunda da çözülemiyor.

MALİYE'DEN FARKLI KART TEKLİFİ
Maliye Bakanlığı BTK’ya sunduğu teklifte kartların ayrıştırılarak internet hizmeti için ayrı, konuşma ve SMS için ayrı kart satışı yapılmasını önerdi. Ancak BTK ve GSM şirketleri böyle bir uygulamanın ticari hayatta daralmaya neden olacağını savunuyor.

ATARI geri döndü!


Çocukluğumuzun efsanesi ATARI geri döndü! Ancak hemen çok da heveslenmeyin, bakın ATARI nasıl geri döndü.

En son ne zaman bir ATARI oyun kartuşu gördüğünüzü hatırlıyor musunuz? Eskiden birçoğumuzun hayallerini süsleyen oyun konsolu ATARI 2600'ün oyun kartuşlarını çoktan unuttunız değil mi? Bu efsaneyi yeniden canlandırmak isteyen bazı tasarımcılar, oyun kartuşlarını geri getirmişler.

Ancak bunu duyunca hemen heveslenmemenizi tavisye ediyoruz. Zira bahsi geçen ürün gerçek bir oyun kartuşu değil, sadece bir USB bellek. Dış görünümü ATARI kartuşuna benzeyen bu ürünün dış görünüşünden ziyade başka bir özelliği yok. İçinde birkaç eski nostaljik oyun bulunmasını beklerdik fakat ne yazık ki ürünün içinde o da yok. Kullanım açısından pek de rahat olmasa ve sadece 2GB'lık kapasitesi olsa da yine de eski günleri hatırlatması açısından hoş bir ürün.

Google'ın işletim sistemi geliyor

Google'ın uzun süredir üzerinde uğraştığı web tabanlı işletim sistemi kullanıcılara neler vaat ediyor?

Son dönemde Google'un yeni bir işletim sistemi üzerinde çalıştığıyle ilgili haberler doğru çıktı. Google'ın internet tarayıcısı Chrome tabanlı olacak bu işletim sistemine Google Chrome OSadı verildi.

Netbook türü platformlar için hazırlanılan işletim sistemi web-tabanlı olacak ve 2010'un ikinci yarısında kullanıcıların hizmetine sunulacak. Diğer bir deyişle Google'ın cloud-computing tutkusu gerçeğe dönüyor.

Google yetkililerinden Sundar Pichai, Google Chrome OS'nin, gün içerisinde zamanının çoğunu internet başında geçirenler için hazırlandığını ve kişisel bilgisayar kullanımında yeni bir dönem başlatmayı hedeflediklerini söyledi.

Tarayıcıda çalışan bir işletim sistemi aslında çok daha eski bir geçmişe sahip. Web'in yeni yeni yaygınlaştığı dönemden öncesinde, tarayıcılardan çalıştırılan bir işletim sistemi düşünülmüş, fakat gerekli altyapı sağlanamadığı için vazgeçilmişti.

Google Chrome OS, hız ve güvenlik konusunda "basit ve etkili" çözümler sunmayı vaadediyor.

Türk hackerlar Çin sitelerini istila etti


1 milyonu aşkın üyesi bulunan ve dünyanın ilk sanal ordusu olarak bilinen Ayyıldız Tim, Çin'de Uygur Türklerine yapılan vahşete tepki göstermek için Çin'den yayın yapan binlerce siteyi çökertti.

Dünyanın ilk siber savunma ordusu olarak bilenen ve bu zamana kadar çökerttiği sitelerle adından sıkça söz ettiren Ayyıldız Tim Türk internet korsanları, Çin'de Uygur Türkleri'ne uygulanan vahşete tepki göstermek amacıyla Çin'den yayın yapan binlerce siteyi çökertti.

Çin'in bazı kamu kurum ve kuruluşlarının internet sitelerini de çökerten Ayyıldız Tim üyeleri, çökerttikleri internet sitesine "Uygur Türkleri yalnız değil" ve "Bu vahşete bir son verin" şeklinde sloganlar yazdılar.

Ayyıldız Tim üyeleri tarafından İHA'ya yapılan açıklamada, Uygur Türkleri'nin vahşice katledilmesine göz yummayacaklarına ve Çin'in askeri ve bankaların internet sitelerini çökerterek milyon dolarlarca zarar açacaklarını söylediler. Şu ana kadar 2 bini aşkın sitenin çökertildiğini belirten Ayyıldız Tim üyeleri, Çin'den yayın yaptığı tespit edilen bütün sitelerin çökertileceğini duyurdular.

Kaynak: İHA / Haber7.com

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Dünyanın en sağlam cep telefonu


Bir firma dünyanın en sağlam cep telefonunu piyasaya sürdü. Telefon test için yüksek bir binanın tepesinden atıldı, filin altında ezildi, hatta fırında kızartıldı...

Arazi aracı üreticisi bir firma, özellikle inşaatta çalışanların, dağcıların ve adrenalin tutkunu maceracıların ilgisini çekeceği düşünülen bir cep telefonu geliştirdi.

Dayanıklılık testlerinde cep telefonunu parçalamak için türlü türlü yollara başvuruldu. Üzerinden Land Rover'la geçildi, çamura batırıldı ve fil tarafından ezildi. Fırında 150 derece sıcaklığa maruz bırakılan ve bir binanın ikinci katından aşağı fırlatılan cep telefonu bana mısın demedi.

Bütün bu badirelerden tek parça çıkmayı başarabilen cep telefonu 415 dolar perakende fiyatıyla satışa sunuldu. Dünyanın en dayanıklı telefonu olarak piyasaya sürülen cihazın 3 yıl garantisi var.

Piyasaya sürülmeden bir gün önce cep telefonunu kendi testlerine tabi tutmak isteyen İngliz The Sun gazetesi çalışanları ise telefonu 3 tonluk bir aracının altına koyarak ezmeyi başardı. Bu 'radikal' denemeye rağmen cep telefonunun ünvanının hakkını verdiğini teslim etmek gerek!

Cep telefonunun bataryası bin 500 saate kadar dayanabiliyor. Ürünün ayrıca 2.0 megapixel kamerası ve oldukça yüksek bir tona ayarlanabilen zil sesi var.

Freeraser



Bilgisayarınızdaki bir dosyayı silmeniz, ardından geri dönüşüm kutunuzu boşaltmanız, ve hatta tüm sürücünüze format atmanız veya partisyonunu silmeniz dosyalarınızın tamamen silindiği anlamına gelmez. Piyasada bulunan birçok programla silinen bu dosyalar kolayca geri getirilebilir.

Hassas, önemli, gizli dosyalarınızın, şirketinizin özel ve gizli bilgilerinin, önemli yazışmaların siz sildikten sonra bir başkası tarafından geri getirilip erişilebilmesi size büyük sorunlara yol açabilir.

Freeraser bu sorunu önlemek için kullanabileceğiniz ücretsiz ve Türkçe destekli bir program. Bu program ile sileceğiniz dosyalar güvenli bir şekilde silinecek ve bir daha geri getirilemeyecektir.

Programın 3 farklı silme modu vardır. Bunlar "Hızlı", "Güçlü" ve "Aşırı" şekilde adlandırılmıştır. "Hızlı" yok etme seçeneği tek aşamalı ve kısa süren bir işlemdir. "Güçlü" yok etme seçeneği, 3 farklı seviye kullanarak daha güvenli bir şekilde dosyayı yok eder. "Aşırı" seçeneği ise aşırı titiz kullanıcılar için yapılmış :) tam 35 seviyede dosyayı yok eden ancak çok uzun bir süre isteyen bir yok etme seçeneğidir.

Programın kullanımı çok kolay. Kurduktan sonra sistem tepsinizde (sağ alt köşe) simgesi belirir. Simgeye sağ tıkladığınızda menülerine ulaşabilirsiniz. Sol tıkladığınızda ise silme kutucuğu ekranınızda belirir. Silmek istediğiniz dosyaları bu kutuya sürükle-bırak yaparak taşıdığınızda ve çıkan onay kutusunda "Evet"e bastığınızda dosya güvenli bir şekilde yok edilir.

Menülerinden programın yok etme metodunu (varsayılan: Hızlı) seçebilir, görünümle ilgili bazı ayarlara erişebilirsiniz.

Program kurulumda ve ilk kullanımda İngilizce olarak karşınıza çıkar. Türkçeleştirmek için sistem tepsisindeki simgesine sağ tıklayıp
System > Languages menüsünden "Türkçe"yi seçiniz.

Program küçük boyutu, ücretsiz, Türkçe destekli ve işlevsel olması ile her bilgisayarda bulunması gereken başarılı bir uygulamadır.